29 Nisan 2007 Pazar

AAPG Samsun'dan Döner


26-27 Nisan tarihlerinde sırasıyla Samsun 19 Mayıs Lisesi, Samsun Anadolu Lisesi ve Samsun Fen Lisesinde gerçekleşen gezici eğitimlerimiz başarıyla tamamlanmıştır. Eğitmenler bu iki gün sonrasında genel öğrenci profili ve katılımından memnun olduklarını belirttiler. Öğrencilerin de egitimlere ve projenin devamı niteliği taşıyan yaz kampına ilgileri büyüktü.

Her sehirde olduğu gibi Samsun'da da olumlu tepkiler alındı ve başarılarımızın devamı istendi. Genel olarak, projemizin Avrupa Birliği - Türkiye ilişkilerinde tarafsız olma ve sivil toplum duyarlılığı özellikleri Samsun okul müdürlükleri tarafından yıldızlı pekiyi almasına sebeptir.

Samsun 19 Mayıs Lisesi Müdür Yardımcısı, Ziya Sürmeli, lise gençliğinin bu tip projelerle, yaşadıkları topluma ve sivil toplum kavramına duyarlı olmalarının sağlanmasının önemli olduğunu bizimle paylaştı. Kendileri aynı zamanda, okul olarak Comenius programına başvurduklarını ve önümüzdeki sene okullar arası çevresel sorunlar, su ve kültürel değişim konularına bir proje üzerinde çalışma umudu içinde olduklarını belirtti.


Kişisel olarak girdiğim sınıflarda ben yine aynı mutluluğu ve o parıldayan gözlerde ki yanan umut ateşciklerini gördüm. Sorunlarına kendi içlerinden doğacak çözümler bulabilme özgüvenini aşılayabildiysem, ne mutlu bana!!





İçimizde hiç küçülmeyen heyecanımız...

24 Nisan 2007 Salı

Samsun bizi bekle !


İzmir, Diyarbakır, Erzurum ve Antalya'dan sonra Avrupa'yi Anlamak Anlatmak Projesi, 26-27 Nisan tarihlerinde Samsun Ayağını gerçekleştirecektir.






Program ve Tahmini Saatler:
26 Nisan
19 Mayıs Lisesi 13.00-15.00
27 Nisan
Samsun Anadolu Lisesi 09.00-11.00
Samsun Fen Lisesi 13.00-15.00


Eğimenler; Özgür Küçüktaşdemir, Burçin Evrenkaya, Bahar Özcan ve Ekin Eraydın.

Eğitimler sonrasında yine bu sayfadan fotoğraflar ve yorumlar eklenecektir.


Samsun, AAPG geliyor!!

Avrupa Burada Sen Neredesin?

Avrupayı Anla(t)mak Projesi gezici eğitimlerine devam ederken kapanış çalışmaları hız kazandı.


Değerli Öğrenciler,


Siz de AEGEE-Ankara bünyesinde yürütülen Avrupayı Anla(t)mak Projesi'nin Yaz Etkinliklerinde yer almak, çeşitli eğitim programlarına katılıp hem ufkunuzu genişletmek hem de Türkiye'nin her yerinden gelecek öğrencilerle tanışmak istermisiniz? Üstelik Yaz Kampı boyunca eğlenceli aktiviteler, geziler ve danstan tiyatroya pek çok eğitim sizleri bekliyor..


Avrupa Burada Siz Neredesiniz?



-Gelişmeleri bu sitede takip edin ve Katılım Başvuru formu için 5 MAYIS'ı bekleyin...


17 Nisan 2007 Salı

mevsimler...

Sonbahardı...
2005 yılı...
Konuşuyorduk neler yapalım diye...Avrupa diyorduk, anlatalım diyorduk da biz biliyor muyduk?
Anlayalım dedi biri...Seminerler düzenledik. Bu sefer de eğitmenlik nasıl yapılır, onu merak ettik...Güzel anılarımıza yenilerini eklediğimiz 3 günlük bir eğitmenlik eğitiminden geçtik...
Derken o gün geldi çattı..."Bana Avrupa'(n)dan Bahset!" sloganıyla yollara düştük...

İzmir, Diyarbakır, Erzurum... Şimdi de Antalya...
Her şehirde biraz daha büyüyoruz, yayılıyoruz...
Değiştiriyoruz, dönüştürüyoruz...
Değişiyoruz, dönüşüyoruz...

"Bizden" olanların her geçen gün sayısının arttığını görmek, daha çoğuna ulaşmayı istetiyor...

Bernard Shaw der ki;

"Siz var olan şeyleri görür ve şöyle dersiniz; "Neden?" Ama ben olmayan şeyleri hayal ederim ve derim ki; "Neden olmasın?"

Neden gerçekleşmesin hayallerimiz?

Biz istersek, bitmez bu rüya...

Güzel Şehir Erzurum


Avrupa'yı Anlamak Anlatmak Proje grubu, 12-13 Nisan günlerinde Erzurum' da da eğitimlerini başarıyla gerçekleştirmiştir. İkişer ders saati süren eğitimlerde toplam üç okulda altı sınıf ziyaret edilmiştir.



Sırayla Eğitime gidilen okullar:
Erzurum Anadolu Lisesi
Erzurum Lisesi
Özel İstiklal Lisesi

Eğitimi Gerçekleştirenler,
Buğra Ahlatcı
Ekin Eraydın
Cansu Albayrak
Ayse Banu Bagriacik

Egitimiz sırasında ve öncesinde TRT televizyonu çekimlerde bulunmuştur.

Ayrıca bizimle bıkmak sıkılmaksızın ilgilenen AEGEE-Erzurumdan Sait Emeç e teşekkürler...

Erzurum'da yaşanan ve paylaşılan güzel saatlerle ilgili daha ayrıntılı bilgiyi, cok yakında yine bu adreste bulabilirsiniz.

Egitim verdikçe hissetiğimiz gibi, BITMESIN BU YOLCULUK!


















15 Nisan 2007 Pazar

Diyarbakır Mobil Ayağı'nın Ardından


Avrupa'yı Anlamak Anlatmak Projesi, "Bana Avrupa(n)dan Bahset" sloganıyla başladığı ve 2. Mobil Durak olan Diyarbakır eğitimlerini tamamlayıp Ankara'ya geri döndü.


Peki neydi Proje'nin amacı ve hedef kitlesi??


- "Lise öğrencileri de hiçbir şey yapmıyor diyorlar" cümlesini takip eden yaratıcı fikirler, dinleyen "yetişkinler", parıldayan gözler ve fark edilen "hayatlar".

Şehir Diyarbakır, etrafı surlarla kaplı eski ve görkemli bir kent... Şehrin etrafını kaplayan surlar gibi gençlerin, öğrencilerin çevresini çepeçevre sarmış karanlık duygular, umutsuzluk, baskı ve hor görülme, itilmişlik, kaçma isteği...

Ve yüz yıl önce şehir hava alsın diyerek binlerce yıllık surları yıkan zihniyetle eş çözüm: tek yönlü ve amaçsız bir genç nesil yetiştirmek. Bir nesil ki ülkesini büyük sorunlarından kurtaracak; ama kendi sorunları içinde boğulmuş ve kaçak.

Bir yanda bir Anadolu Lisesi, tüm imkansızlıklara rağmen seçenekler yaratan, sınırlarını zorlayıp "okulunun" değil "öğrencilerinin" gelişimini gözeten ve bu yolda öğrencilerini: "yetişkin BİREYLER" sayan ve böyle iletişim kuran...

Diğer yanda ise öğrencilerini hor gören, aşağılayan ve bir "hiç" olduklarını düşünen bir başka lise. Bir öğretmen ve kendi öğrencileriyle iletişime geçecek proje için: "Onlar boş beyinler anlamazlar, sizin bunu yapmanızın ne anlamı var?" diyen...

Elbette tek bir öğretmen yada birkaç öğretmenin böyle oluşu tüm okula mal edilemez, aynen holigan bir yabancının o ülkeyi temsil edemeyeceği gibi...Peki ama nereden başlamalı ne yapmalıydık?

Tam da bizim projemizin çıkış noktası, Avrupa'yı "Anlamak" "Anlatmak". Kelimelerin anlamlarına inat bizler "Anlayanlar", öğrenciler ise "Anlatanlar"... Özgün ve serbest bırakılsa neler yaratabileceğinden habersiz beyinler, bireyler. Lise öğrencileri, sizler, bizler. Hepimiz... Sorgulamaya aç, ezberci büyüdüğü için unutkan, şıklardan seçtiği için düşünmeyen ve itilmişlik duygusunu hissettiği için hem ülkesinden hem de "kendisinden" kaçan bir toplumu dönüştürebilmek.

Peki neler oldu? Neydi sorunlar ve çözümler?

12 Nisan tarihinde Nevzat Ayaz Anadolu Lisesinde başlayan eğitimlerimiz sırasıyla Ziya Gökalp Lisesi, Diyarbakır Anadolu Lisesi ve Özel Ortadoğu Kollejinde gerçekleştirildi. İletişim kurulan gençlerin tümünün ortak sıkıntısı ezberci ve sorgulatmayan eğitim sistemi ve Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS)’nın kendilerinde yarattığı güvensizlik duygusuydu.

Eğitim Sisteminin eksikliklerini ve hatalarını bir kenara bırakırsak, öğrencilerin büyük çoğunluğu aile içi huzursuzluk ve şiddete mağruzdu. Bazı okullarda ise evlerindeki problemlerden kaçıp okullarına, “bilgi” ve “olgunlaşma” yuvalarına dönen çocuklara ise okullarında öğretmenleri tarafından şiddet uygulanıyordu.

İşin acıklı ve en üzüntü verici yanı ise, hiçbir lise öğrencisinin kendi sahip olduğu haklardan haberden olmayışıydı. Aktif vatandaş olabilmek boyutunda öğrencilerin kanısıysa hemen hemen hiç değişmeksizin aynıydı: “Kendime inanmıyorum! Ben ne yapabilirim ki? Kim beni ciddiye alır? ”.

Ne acı ki her fırsatta göğsümüzü gere gere söylemlediğimiz: “Sizler bizim geleceğimizsiniz” tümcesinin öznesi olan gençlere yapılan yatırım, onlara yüklenen bilinçsizlik ve dış dünyaya; hatta ve hatta çevrelerinde olup bitenlere karşı olan kapalılıklarıyla eş oranlıydı.

Elbette bizim verdiğimiz akran eğitiminin tüm bu sorunları çözmesine imkan yok. Elbette ki tüm sorunlar Avrupa ekseninde bir anda sihirli bir değnek değmişcesine çözülemeyecek; ama Avrupa’yı Anlamak Anlatmak Projesi, AEGEE-Ankara ve öngörü sahibi aydın öğretmenlerimiz gençleri dinledikçe, onları aileleri ve öğretmenlerinin aksine önemsedikçe umut daima var olacak ve bir yerlerde bir şeyler deviniyor, gelişiyor, FARKINA VARIYOR OLACAK.

Sadece tek bir kapı yoktur hayatta. Bazen arka kapıyı, bazen pencereleri zorlamak gerekir hedeflerimize ulaşabilmek için. Ancak hayatta en önemli şey bireyin kendine inanmasıdır, kendilerine inanmayan bireylerden oluşmuş toplumlar kendi yıkımlarını ve ne yazık kendi hayal kırıklıklarını yaşarlar ömürleri boyunca...

Daima Umut Vardır...

Sevgilerle...

Barbaros

12 Nisan 2007 Perşembe

1













İzmir dönüşü yazılmış ilk yorumu okudum biraz önce gene. Cem yazmış. Bitmesin bu yolculuk demiştik, bitmesin bu yolculuk demiş yazsında da, bitmesin diyoruz hala. Yazının bir yerinde eğitmen arkadaşı Yılmaz’dan söz etmiş, benden.
Eğitmenlik diyorum nasıl bir iş , nedir, necedir, neyi eğitmektir, nasıl eğitilir diye de eğitimler var, eğite ve eğitiledurmak, eğitişmek.
Herhalde benim projemizin mobil ayakları adına söyleyebileceğim kilit sözcüktür bu ‘’eğitişmek’’.
Mobil ayak dediğimiz, gezici eğitimlerin ilk ayağı olan ilkin İzmir daha sonra geri kalan iller için, yolculuğumuza bir saat kala bir saate kadar, gökyüzünün aydınlanmasının tam da gözleri önünde kilit sözcükler bulmak çabasındaydık.
Yazılmış ilk yorumda, ‘hedefine ulaştığını düşündüğümüz İzmir ili gezici eğitimleri’ denmiş, hedefimize giden yolda kilit sorularımız, cümlelerimiz var bizim işte, ki bunlar bizden daha genç arkadaşlarımızın akıllarını hamhalat biçimde sadece karıştırmak amacı olan tümcelerden öte, bizim bu projede işteş ( eğitişmek ) taraflardan biri olarak ‘eğitilen’ payımızı kat be kat artırmıştır.
Tek meselemiz eğitim değil asla. Katıksız eğitim bana göre değil.
Yazımın başından beri eğitim eğitim diyorum, daha diyeceğim de, ama önce durun da şu kilit cümelerimizden zikredelim. Dedik ya , tek meselemiz eğitim değil bizim, biz biliriz ki her şeyden evvel ve hepi topu insanız biz. Daha sonra belki, eğiten ve eğitileniz.
Bizden daha genç olan malum arkadaşlarımızın kafasını Avrupa Avrupa diyerek şişirmekten de korkarız biz, derslere girip çıkan girip çıkan kitap akıllı defter fikirli sevgili öğretmenlerimiz gibi. İlk ana cümlemiz bizim belki de, çok uzaklardan değil, pek yakından geldiğimizi anlatmak istiyordu onlara : ‘’ Biz birazdan bol bol Avrupa deyip duracağız, sizin başınızı şişireceğiz zaten ‘’
Ve buradan sonra artık söz hep onların. Bize Avrupa denilince akıllarına gelen şeyi söyleyecekler. Eiffel kulesi, Venedik, Futbol, Seyahat, Avrupa Birliği, Amerika..
Tam da Amerika cevabını gören bir diğeri onlara Amerika’nın Avrupa’yla ilgili bir yer olmadığını söylerken, birbirlerini çok tanımayan bu karma sınıftaki arkadaşlarımız bir diğer arkadaşını dinleme, ona bir şeyler söyleme, bizzati tanışma ortamının içinde buluyor kendini, hem de her hangi bir lise hayatı mevzusundan epey farklı bir konu vesilesiyle.
Bize verdikleri ve verecekleri cevapların bir süzgeci yok, olmayacak.
Her biri üzerinde düşüneceğiz. Onlarla.
Düşünüyoruz, Avrupa gerçekten hangisi idi : saçma olmayan kurallar, Türkler’den nefret eden kalleş bir topluluk, temiz bir çevre, altı harften oluşması ?
’En doğrusu hangisi sizce ? ‘’
Sözle soru ile bir cevap bulamadık kendimize ilkin, devam edeceğiz. İsteğimiz bu çünkü, nedir herkesin ağzındaki bu sakızın cinsi markası tadı , Avrupa ?
Cevaplarda bir ortak paydaya gidilecekse şayet, bu Avrupa Birliği olacaktır.
Dişimize dokunsun istiyoruz biz bulduğumuz bulacağımız cevap, ve sormaya devam ediyoruz:




‘’ Avrupa, Avrupa Birliği midir? ‘’
Bu sefer de bu soruyu pataklıyoruz hep beraber. Haritalarımızdan cevaplar bekliyoruz : Roma, Avrupa Konseyi, Derebeylikler, Osmanlı İmparatorluğu, Uefa, Avrupa kıtası …
Karşımızda bir cevap daha var artık, o da herkesin her şeyin Avrupa hakkında bir cevabının olduğu, coğrafya; kıta, tarih; devletler imparatorluklar, siyaset; Avrupa Konseyi, gün; Avrupa Birliği ve bu işlerle ilgilenen kişilerin de paralel cevapları…
Biz zaten biliyorduk ki, herkesin kafasında bir Avrupa, Avrupa diye bir şey var, bu yüzdendir ki bize Avrupalarından bahsetmelerini istedik onlardan.
Karşımıza çıkacak çeşitli cevaplardan da haberdardık tabii ki..
Çıktı da : Birleşmiş Milletler, ünlü şehirlerde her gece harcanan milyonlarca dolar, Viyana kuşatması…
Bunca çeşit cevabın sebebini merak ettik : ‘’ Niye herkes ayrı bir şey söylüyor ? ‘’
Her kes tabii ki ayrı bir şey söyleyecekti ve de söylemeliydi.
Farklıydık.
Öznellik söz konusuydu.
Birbirimize göre değişiklik arz eden şeyler vardı.
Kimliklerimiz belki.
Bu sefer de arkadaşlarımızın elerine üzerinde tam ortasına içlerinde hissettikleri, benliklerinde duydukları şeyi yazacak şekilde dışa doğru genişleyen çemberler çizip, doldurmaları için kağıtlar verdik.





Aşık , sinirli, Türk, öğrenci, Fenerbahçeli, Müslüman, Çılgın olduklarını yazdılar..
Hepimiz ordaydık. Ama içimizden gelenler farklıydı.
Yani ben bu yazıyı, o gün yazacak olsaydım ne değişirdi ki ,




onlara ‘’ Bu soruyu size dün sorsaydık? ‘’ diye sorunca ne değişti ?
Sınavları olunca öğrenci, yaz tatilinde genç, Ramazan Bayramında Müslüman ve tabii ki milli bir maçta Türk hissedeceklerdi.





İşte biz, aradaki farkların altına çektiğimiz çizgileri her geçen dakika daha da kalınlaştırıp


‘’ Hiç biri birbirinden yanlış/doğru değil ‘’ diyerek onlara aslında telaffuzunu etmek istediğimiz şeyler: siyasi, dini ya da futbol ile ilgili her hangi çeşit bir fanatizmin neye sebep olabileceği ve neyle sonuçlanabileceğini anlatmaya çalışan, bu bahsettiğimiz onca şeyin esasen kalıcı mana sahibi olmadıkları, anlamlarının içinin doldurulabileceği, değişebileceği, değişime tabi olduğunu ve olacağını, şekillendirilebileceğini göstermek isteyen şeylerdi..

Bu günün koşullarında, tek bir fikrin peşinde koşmamak bilhassa bir gerek.
Tek boyutlu düşünmemek, bir sorunun karşımıza çıkaracağı cevapların ‘’şimdilik’’ olduğunu hep bilmek , hiç unutmamak gerek ..
İzmir dönüşü pek kolay olmadı.
Ben çok iyi biliyorum ki, bizden daha genç bu arkadaşlarımızın bizden gitmememizi istemeleri, o her daim bekledikleri tenefüse çıkmak istememeleri bizim vesilemizle kaynayan ders değil, asla.
Ben öyle iyi hatırlıyorum ki, kaynamasını istemediğim dersin ve, girmeye katlanamadığım dersin öğretmeni arasında ki farkı.
Ve ben öyle farkındayım ki, iki ayağıyla bastığı yerde fikirlerinin baş harflerini bırakacak insanların , bu dünyaya ne kadar gerektiğinin..
‘’ Şimdilik ‘’ bu yazı bu kadar .












7 Nisan 2007 Cumartesi

Yola devam..

İstanbul'daki eğitimler ile ilgili olumsuz gelişmeler sonrası, proje Diyarbakır ve Erzurum ayakları ile tam gaz devam etmekte!

Projemiz kapsamında 9-11 Nisan 2007 tarihleri arasında İstanbul ilindeki 4 farklı lisede yapmayi planladigimiz gezici eğitimler İstanbul İli Valiliği'nden ilgili kişilerin sorumsuzluğu ve ihmalkarlığı nedeni ile gerekli izinler alınamadığı için zorunlu olarak iptal edilmiştir. İstanbul ili yerine bir başka ilin ziyareti gündemde olup , gelişmeleri sayfamızdan yayınlayacağımızı bilgilerinize sunarız.

Öte yandan, 11-13 Nisan'da Diyarbakır, 12-14 Nisan'da Erzurum'daki toplamda 7 farklı liseyi aynı kapsamda ziyaret edeceğimizi belirtmek isteriz. Eğitimlerin ayrıntılı programlarını yine bu sayfadan takip edebilirsiniz.

AEGEE-Ankara
Avrupa'yı Anla(t)mak Proje Grubu

6 Nisan 2007 Cuma

Erzurum Carsi Pazar

Hey AAPG,

Istanbul'dan izin cikmamis olmasi belki Anadolu'dan buyuk sehirde yasama firsati olmayan bi arkadasimızın aydınlanmasına imkan bırakacaktır. Kafasinda kıvılcım caktıracak, onundeki fırsatlari araştırtacak ve vizyonunun gelismesini sağlayacaktır.

Kimbilir belki onu bir gün bu fırsatları kullanmış, büyük adam olmuş, simdi de genclerin gelismesine ortam sağlayan biri olarak bilecegiz. Somut olarak goremesekte, yaptığımız işin en uzun ve en güzel sonucu bu umuttur.

Şimdi Erzurum yolcusuyuz...
Perşembe sabah yolculuk...

Bizi bekle çarşı pazar Erzurum!

Tüm izinler hazır, biri hariç!

Proje kapsamında ziyaret edilecek iller için gereken izinler (yazışmaları hali hazırda devam eden Ankara ayağı hariç..) İzmir, Erzurum, Samsun, Antalya, Diyarbakır Valiliklerinden sağlanmıştır.

İstanbul ili için yapılan girişimler tarafımız kaynaklı olmayan sorumsuzca davranışlar ve ihmalsizlik neticesinde sonuçsuz kalmıştır. Projenin İstanbul ilinde uygulanması yönünde yaklaşık iki hafta önce İstanbul İli Valiliği'ne defalarca çekilen fakslar, yapılan telefon konuşmaları ve gönderilen e-postalar, Valiliğin ilgili kişilerince dikkate alınmadığı gibi, proje takımında yer alan arkadaşlarımız azarlanma boyutunda davranışlarla karşılaşmışlardır. Bu bağlamda uygun kanallar vasıtası ile gerekli kınama ilgili kurum ve kuruluşlara, basın ve yayın organlarına en kısa sürede iletilecektir.

Bu olumsuz gelişmenin tüm hızı ile devam projemizi sekteye uğratmadan çözüleceğini umuyor,

bundan sonraki eğitimlerde tüm eğitmen arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz.

Şimdilik

Aslında bu projenin bu ayağında, yani müdahili olduğum ilk mobil ayakta aklıma gelen çok şey oldu.Hepsinden öte, bu çocukların rotaları arasında ki fark, rotalarının birbirlerine oranı, birbirlerinden eksikleri ve fazlaları.
Ben bunu neden yapıyorum?
Aklımdaki soru işartlerinden birini pataklamak için.
Biz nerden geldik ?
Onlar nerden geçiyor?

Köprüden önce ki son çıkışta örneğin, onlara kim bilet kesiyor ?

Onlar çıkışı biliyor.
Onlar hangi viraja ne kadar hızlı girileceğini de biliyor.
İhtiyaçları olan tek şey bir çakım, bir ilham , bir ses, bir vurgu.

Benim aklımı kurcalayan bu değil hiç.
Biliyorum çünkü ben .
Adım gibi hemde.
Biliyorum.

Bir nesil eğitmen var ki, yokluklarından, yok olacak oluşlarından ışıklar saçılacak.

Konuşup arkadaşının sesini duyacakken susturulup bir gün dünya sokaklarına zerk edeceği öfkesini bilerek bilmeyerek büyten bu çocuklar,
dinlenmeyi, kendileriyle konuşulmayı, yazdıklarının okunmasını, kendilerine akademik köşegen uzunluklarından öte, dünya ile ilgili şeyler sorulmasını, esasında ve de uzak sandıkları, hatta ve hatta uzaklıktan da uzak, yüksek, büyük, yüce sadıkları biz abileri ablaları ile önerilecek yakınlıkları bekliyorlar.

Giden,
bunu bilsin.

Kalan,
dünyanın sokaklarında bir gün karşısına dikilecek
hani o zerk edilmiş kötülüğü beklesin.

5 Nisan 2007 Perşembe

İstanbul yolcusu kalmasın!



Oldukça verimli geçen ve hedefine ulaştığını düşündüğümüz İzmir ili gezici eğitimleri sonrası projemizin rotasında İstanbul ili gözüküyor.

Aynı amaç ve içerikle fakat farklı bir eğitmen kadrosuyla yine yollara düşme vakti geldi. İzmir ilinden gelen olumlu geribildirimler ile beraber motivasyonu daha da artan İstanbul ili eğitimcilerimiz Barbaros, Burcu, Uğur ve Ekin şu sıralar son provalarını yapmakla meşguller. İstanbul ili kapsamında 9-11 Nisan 2007 tarihleri arasında 4 farklı lisede eğitimler gerçekleştirecek olan ekibe şimdiden başarılar diliyor, yolları açık olsun diyoruz.

Bitmesin bu yolculuk...

Merhaba,

Projemizin İzmir ili kapsamında olan bölümü sona erdi. Bunun bir son değil bir başlangıç olduğunu ancak genç arkadaşlarımızın biz onlara veda ederkenki bakışlarından öğrendik. Geri dönüş yolunda neredeyse ağlamaklıydık. Liseli arkadaşlarımızın hayatlarında belki bir farklılık, bir heyecana sebep olmuşuzdur hissi sarmıştı yüreklerimizi. Üzerinde iki senedir onlarca kişinin çalıştığı projemiz, ilk meyvelerini verirken, bizler o meraklı, zehir bir zekayı simgeleyen o parlak, o öğrenmeye aç gözleri aklımızdan geçiriyorduk. Eğitmen arkadaşım Yılmaz, dönüş yolunda "Bitmesin bu proje!" dedi, "işte şimdi yeni başladık..bu gençler daha da fazla çabayı ve güveni hak ediyor..".

Katılmamak elde değildi. Dün gece uykusuz ama mutlu bir şekilde bunu düşündüm: Bu çocuklar daha fazla ilgi, alaka ve güvene layık! Çünkü zekiler, çünkü kendilerine güveniyorlar, çünkü önyargılarını kolayca yıkmasını biliyorlar, çünkü hoşgörülü ve açık fikirliler, çünkü hayatla ilgili fikirleri var, çünkü sanılandan çok daha olgunlar, çünkü sanılandan çok daha fazla dayanışma içindeler, çünkü sanılandan çok daha fazla üretkenler, ve belki de en önemlisi çünkü bu çocuklar (lafta kalmadan ve hissederek söylüyorum..) bu ülkenin daha da ileri gitmesini sağlayabilecek kapasiteye fazlasıyla sahipler!

Yeterki onlara uözgürce uçabilecekleri alanları yaratalım, yeter ki onları dinleyelim, yeter ki onlara söz verelim. Onlara gerekli donanımı kazandırmak için elde avuçta ne varsa harcayalım. Onlara yapılan yatırım asla boşa gitmeyecek, bundan emin olabilirsiniz. Ne derler: Gittim, Gördüm, şaştım, kaldım!

Helal olsun be çocuklar, helal olsun! Bunca yükün, bunca imkansızlığın, bunca hantal bir eğitim sisteminde bile bu kadar zeki ve akılcı kalabildiğiniz için helal olsun...

Projemizin İzmir kısmına dair hislerim bunlar şimdilik.. Ayrıntılı olarak Karataş Lisesi, İzmir Anadolu Lisesi ve Balçova Meslek ve Anadolu Tic. Meslek Lisesi hakkında izlenimlerimi yazmadan önce, fikir vermesi açısından sizlerle birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum. Şunu çok rahat söyleyebilirim ki, bu ülkenin geleceğine dair umutlarım öylesine çoğaldı ki gece gündüz bu gençler için çalışmak isteğim var artık!

Sevgiler,

Cem














1 Nisan 2007 Pazar

Yola çıkıyoruuuuuz!

AEGEE-Ankara Avrupa'yı Anla(t)mak Projesi tüm hızıyla devam ederken düzenlediğimiz seminerlerden sonra sıra Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki liselere gidip lise öğrencilerinin gözündeki Avrupa'yı anlamaya geldi. İlk durağımız olan İzmir'de 3-4 Nisan 2007 tarihleri arasında 3 Farklı lisede yaklaşık 150 liseli arkadaşımızla beraber keyifli bir çalışma yürüteceğiz. Bizler sırasıyla Konak Karataş Lisesi, İzmir Anadolu Lisesi ve Balçova Ticaret ve Anadolu Ticaret Meslek Lisesi'ne giderek atölye çalışmalarımızı gerçekleştirirken, sizler olan biteni bu sayfadan takip edebileceksiniz. Pilot uygulamalar sonrası "ilk" olmasının verdiği heyecan ve mutlulukla, şimdiden İzmir'e gidecek eğitmen arkadaşlarımız Hande, Cem, Tuğba ve Yılmaz'a başarılar diliyor, takipte kalın diyoruz.