28 Temmuz 2007 Cumartesi

Gezgin'in Son Durağı: BRÜKSEL


Avrupa’yı Anlamak ve Anlatmak ya da kısaca, Avrupa’yı Anla(t)mak…

Kasım 2005’te 2007’inin Temmuz’unda yaşanacaklar konuşulmaya başlanmıştı; ama o günler hiç gelmeyecekmiş gibi hissediliyordu…

Saniye-dakika-saat-gün-hafta-ay-yıl geçişleri hızlıymış meğer…

Tıpkı Avrupa’yı Anlamak’tan Avrupa’yı Anlatmak’a geçişin hızlı olduğu gibi…

Tıpkı Avrupa Seminerleri-Temel Düzeyde Eğitmenlik Eğitimi-Gezici Eğitimler (İzmir, Diyarbakır, Erzurum, Antalya, Samsun, İstanbul, Ankara)-Yaz Kampı-Brüksel’de Lobi Çalışmaları aşamalarının göz açıp kapanıncaya kadar bitişi gibi...

Bu birbirinden hızlı geçişlerde, hep son dakikalarda, nefes nefese kalan; ama bir aşamasından diğerine doğru yol alırken arkasında sayısız gülen yüz bırakan bir projeydi Avrupa’yı Anla(t)mak… Bir de, başladığı ilk günden itibaren uğradığı her yere “değişim” getiren bir “gezgin”di ve son durağı Brüksel’deki Avrupa Kurumları ile sivil toplum kuruluşlarıydı…

15-19 Temmuz 2007 tarihleri arasında, proje grubundan Gülece Şenel, Zeynep Karasu, Cansu Albayrak, Bahar Özcan, İ. Barbaros Çörekoğlu, M.Uğur Göçen, Hande Bozkurt ve Tuğba Keskin ile Türkiye’nin yedi bölgesini temsilen seçilen yedi lise öğrencisi (Ankara: Deniz Yücesoy, İstanbul: Burak Araz, İzmir: Ferhat Rodoplu, Antalya: K. Ekin Özbey, Diyarbakır: Fatıma Zehra Bayram, Erzurum: Ayşenur Keleş, Samsun: Berkay Kan), Brüksel’de Avrupa Birliği’nin en önemli kurumlarını ve Avrupa çapında etkin olan, öncü sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettiler. Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, NATO, Avrupa Gençlik Forumu (European Youth Forum), Türkiye’nin Brüksel’deki AB Temsilciliği’nin yanı sıra, TÜSİAD, AEGEE-Europe ve OBESSU(Organising Bureau of European School Student Unions)’ın Brüksel ofisleriyle görüşmelerde, hem Avrupa’yı Anla(t)mak Projesi’nin önceki aşamalarının sonuçlarını paylaştılar hem de uluslararası platformlarda görünürlüğünü sağladılar.

Türkiye’de, lise öğrencilerine sivil toplum bilinci kazandırmaya yönelik ilk proje olan Avrupa’yı Anla(t)mak, Brüksel’de, AB’nin önde gelen isimlerinin ve öncü sivil toplum kuruluşlarının büyük beğenisini topladı. Ve ne mutlu ki, Ankara’ya doğru yol alırken arkasında, Avrupa Parlamentosu’ndan Sayın André De Munter gibi “Bu proje hiç bitmemeli!...” diyen, Türkiye’ye ve Türk gençliğine artık ışıldayan gözlerle bakan yüzler bıraktı….

10 Temmuz 2007 Salı

Yaz Kampı ve Ötesi




A E G E E - ANKARA
A A P G
Türkiye’de bir ilke daha imza atan AEGEE-Ankara, Avrupa’yı Anlamak Anlatmak Projesi Yaz Kampı ile lise öğrencilerine yönelik sivil toplum eğitimini gerçekleştirdi. Türkiyenin 7 farklı bölgelesinden ve 9 farklı şehrinden seçilen 43 öğrencinin katılımıyla 20-24 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen Yaz Kampı başarıyla sona erdi.

Geleceğin sivil toplum liderlerini ve toplumun aktif vatandaşlarını yetiştirmek amacıyla düzenlenen kampta, öğrenciler akran eğitimi yoluyla çeşitli alanlarda kendilerini ifade ettiler ve bilgi düzeylerini arttırdılar. Kampta üzerinde durulan konular;

1. GÜN: AEGEE, Avrupa’yı Anla(t)mak Projesi ve Yaygın Eğitim
2. GÜN: Avrupa Kurumları, Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri
3. GÜN: Kültürlerarası İletişim, Değerler Avrupası
3. GÜN: Aktif Vatandaşlık, Proje Geliştirme, Lobicilik, Liderlik
4. GÜN: Sivil Toplum ve Proje Uygulamaları
5. GÜN: OBESSU ve Yol Haritası

Elbette kamp sadece bunlardan ibaret de değildi. Zengin bir sosyal programa sahip olan kamp farklı şehirlerden ve farklı kültürlerden gelen öğrencilerin birbirlerini tanımalarına da olanak sağladı.

1.GÜN: Tüm günün yorgunluğunun ardından uyuklamalarla geçen bir sinema gecesi J
2.GÜN: Salsa, Müzikal, Rtim ve Tiyatro Atölye Çalışmaları ve sanatsal çalışmaların sunumları
3.GÜN: Anıtkabir ve Armada gezileri
4.GÜN: Kampa Veda Partisi J
5.GÜN: Kapanış konuşmaları, hatıra t-shirtleri...

Herbiri birbirinden değerli, birbirinden aydın, kalplerimizi mutluluk ve umutla dolduran değerli dostlarımıza teşekkur ediyoruz. Dost diyorum; çünkü onlar bizim öğrencilerimiz yada öylesine eğitim verdiğimiz kişiler değiller. Değer verdiğimiz, çok sevdiğimiz, çok şey paylaşıp çok şey öğreterek çok şey öğrendiğimiz kişiler. Bundan böyle “BİZ” varız, yaşadığımız çevremizi daha da güzel yapabilmek için birbirimize sımsıkı tutunmalıyız... Bizler, yani proje takımı artık görevlerimizi onlara devrediyoruz. Artık onlar okullarına döndüklerinde, Avrupa Klüplerini kurarak aktif vatandaşlık görevlerini yerine getirmeye, çevrelerini duyarlılaştırmaya, geliştirmeye ve Türkiye’yi OBESSU ağına dahil ederek ülkemizin üniversite öncesi gençliğinin sesini duyurarak haklarına sahip çıkabilmek için çalışacaklar.

Kamp öncesinde, sırasında ve sonrasında desteğini sunan herkese teşekkur ederiz...

Kampa katılan katılamayan herkesi bu gönüllülüğe şimdiden davet ediyoruz... Hepinize sonsuz teşekkurler, büyüyoruz sizlerle...

A-A-P-G oooooOOOOOOOOO
Sevgilerle

Yaz Kampı Sorumlusu
Barbaros Çörekoğlu

İstanbul Eğitimlerinin Ardından



30 Nisan - 01 Mayıs tarihlerinde düzenlemiş mobil ayak eğitimlerini süresince yaşadığımız olaylar ve birbirinden değerli lise öğrencileriyle çıktığımız Avrupa keşfi hala akıllarımızda... İki kıtaya ayak basan tek şehir... İstanbul...


Herşey 30 Nisan'da Galatasaray'da bulunan Zoğrafyon Rum Lisesindeki sıcak karşılamayla başladı. Ardından herbiri kendine güvenen ve gerçekten aktif vatandaş olan 20 öğrenciyle buluştuk ve sorunlarımızı tartıştık... Tüm bu sorunlara kendimiz çözümlerimizi ürettik ve yaşadığımız topluma nasıl bizler de bir şeyler katabiliriz, bunların farkına vardık. Aslında her şeyin bizde başlayıp bizde bittiğinin bizler de farkındaydık, her şeyi başkalarından beklemenin acizlik olduğunu, bu yüzden de biran önce harekete geçmemiz gerektiğinin bilincindeydik. Türkiye'de gençler hiçbir şey yapmıyor diyenlere inat hem sosyal hem başarılı olunabilineceğinin ispatı...

Ve daha sonra 1 Mayıs, yolları kapalı İstanbul yollarında 4 eğitmen ve kaldıkları İstiklal'den eğitim durakları olan Kadıköy Anadolu Lisesine uzanan bir "yürüyüş" :) Aynı şekilde hoş bir karşılanma ve geleceğin ışıkları olan öğrencilerle buluşma... Farklı sorunlara, farklı bakış açıları ve farklı çözüm önerileri... Gençliğini yaşayamayan gençlik olmaktan, gençliğini nasıl yaşaması gerektiğini keşfeden bir gençlik...

Ardından Üsküdar Lisesi.... Belki de üstünde en çok konuşulması, tartışılıp sonuçlarının dikkatlice gözlemlenmesi gereken bir eğitim kurumu. Okulun öğrencileri gerçekten çok başarılı ve değerliler, tıpkı diğer liselerde olduğu gibi; ancak hoşnut olmadıkları yada olamadıkları bir durum var. Okullarında fazla baskı altında ve içe kapanık olduklarından şikayetçiler. Aynı zamanda bizim okulda eğitim sırasında yaptığımız gözlemler de bu şikayeti haksız çıkartmıyor; tam aksine farklı kültürlere karşı olan önyargıları ve “ötekileştirme” belirtilerini okulun her yanındaki panolarda, öğretim görevlilerinde ve ne yazık ki böyle bir eğitime mazur kalmış öğrencilerde kolayca gözlemleyebiliyordunuz. Özgür iradenin ve sorgulamanın yadırgandığı bir ortamdı ne yazıkki.

Kültürlerin beşiği olmasından daima övündüğümüz şehr-i İstanbul... Her kültüre kapısı açık... Geleceğin umudu gençler, kültürler şehrinin sakinleri... Bir yanda kaybolmaya yüz tutan kültürünü yaşatmaya çalışanlar, diğer yanda farklı kültürlere düşman yetiştirilen gençler... Biliyoruz ki kültürlerin buluşma merkezi olan ülkemiz, kültürlerin çeşitliliğini daima kutlamakta ve korumaktadır. Bizler de bu konuda üstümüze düşen tüm görevleri yerine getirmek için çalışıyoruz...

Daima Umut Vardır...